Çevrenin önemini unutmamak için her yıl 5 Haziran tarihinde Dünya Çevre Gününü  kutluyoruz. Ancak her yıl çevre felaketlerine bir yenisinin daha eklendiğini görmekten öte geçemiyoruz. Son günlerde Marmara denizinde yaşanan müsilaj ile aslında doğanın bize bir şey anlatmaya çalıştığını görebiliriz.

Daha birkaç gün önce Adana’da fazla atık ithalatı yüzünden çevreye kontrolsüzce atılmış kamyonlar dolusu ambalaj atığı ve dahası bu atıklardan kurtulmak için yakılmaları sonucu oluşan hava kirliliğini gördük. İzmir Gaziemir’de 10 yıldan fazladır gömülmüş radyoaktif atıkların bir türlü temizlenememesi ve buna dikkat çekmek isteyen belediye başkanının eylem yaptığını görüyoruz. Dört yıl önce İzmir Çeşmede karaya oturan gemiden sızan yakıtın izlerini deniz suyunda halen görmek mümkün. Tüm bunlar ile aslında ciddi çevre felaketlerinin yaşandığını görüyoruz.

İnsanlık yaşamak için ihtiyaç duyduğu hava, su ve gıdayı doğadan sağladığını unutup ona hunharca zarar veriyor..

Nefes almadan belki de 5 dakika, susuz 5 gün, gıdasız 5 hafta bile dayanamayacak olan bizler gereksiz tüketimlerimiz adına, havayı, suyu ve toprağı kirletmek için resmen çaba sarf ediyoruz.

Nefes aldığımız oksijenimizi fabrika bacalarından çıkan kontrolsüz emisyonlarla, hiç düşünmeden atık yakılmasıyla, egzoz emisyonlarıyla kirletiyoruz. Bize oksijen sağlayan tek kaynak olan ormanlarımızı taş ocağı açma gerekçesiyle kesiyoruz. Üstelik yetişkin bir ağacın oluşması için belki de ömrümüzün 10 da biri kadar zaman gerekirken.

Su kirliliğini önlemek için yapılması gerekenleri bilip arıtma tesisi kuruyoruz ama çalıştırmıyoruz. Arıtılmamış suların yer altı sularına karışarak içme suyumuzu kirleteceğini öngöremiyoruz. Üç tarafımız denizlerle çevrili diye su kaynaklarımız tükenmeyecek sanıyoruz, ama barajlar boşalmaya başladığında yağmur duasına çıkıyoruz.

Gıda ihtiyacımızı topraktan karşılayabiliyorken, toprağın üzerine atıkları bırakarak veya kontrolsüz gübre kullanımı ile onu kirleterek ekim yapılabilecek alanlarımızı azaltıyoruz, hem de nüfusumuz hızla artarken.

Doğaya karşı hatalarımız saymakla bitmez. Ona ne kadar muhtaç olduğumuzun farkına varmalı ve biran önce harekete geçmeliyiz. Yapmamız gereken çevreyi kirletmemekten başka bir şey değil. Dünya Çevre Günümüz Kutlu Olsun…

Funda TANKUŞ KURT
Kimya Mühendisi

Gelecek nesillere sağlıklı ve yaşanılabilir bir dünya bırakmak, dünya üzerinde yaşayan her canlının mutlak görevidir. Bugün koruduğumuz dünya; gelecekte, yetiştirdiğimiz bir çocuğumuz gibi bizi onurlandıracaktır.

Gelecek nesillere miras olarak bırakacağımız doğamızın, sadece bir gün değil, her gün farkına varılması dileğiyle. Dünya Çevre Günümüz Kutlu Olsun…

Onur ERDOĞAN
Çevre Mühendisi

Hepimiz hayatta kalmak veya daha iyi bir yaşama sahip olmak için; havadan nehre, ormanlardan dağlara kadar her şeyle etkileşime gireriz. Bununla birlikte kendimiz için daha iyi bir dünya yaratmak ve gelişmek isteriz. Fakat gelişme adına doğamızın ve çevremizin körü körüne sömürülmesine ve kirletilmesine son vermemiz gerek. Dünyamızı gelecek nesillerimiz için yaşanacak daha sağlıklı ve mutlu bir yer haline getirmek ve onu koruyup kurtarmak için bir araya gelmeliyiz.

Bir an duralım ve düşünelim, doğa kalmazsa geriye ne kalır.

Çevre bilincini ve ruhunu en olumlu şekilde yaşatmak, kutlamak ve sürdürülebilir bir şekilde yaşamaya başlamanın şimdi tam zamanı. Dünya Çevre Günümüz Kutlu Olsun…

Sercan KURTULMUŞ
Çevre Mühendisi

Sadece 5 Haziran değil, her gün çevremizin günü…

Çevre kirliliği üzerine konuşmaya başlasak, günümüz koşullarında sonu gelmez örnekler ve olaylarla yüzleşebiliriz. Maalesef çevremiz ihmal edilemeyecek kadar büyük çevre sorunlarıyla karşı karşıya. Geleceğimizin ve bugünümüzün kilit noktası olan; nefesimiz, suyumuz, toprağımızın kaynağı doğamıza gösterdiğimiz önem ne yazık ki yeterli değil. Her gün bir yenisi ile karşılaştığımız çevre sorunları ile çevremiz tek başına mücadele ediyor.  Ve maalesef ki biz bu duruma seyirci kalabiliyoruz. “İnsan” olarak çevre kirliliklerinin oluşmasında değil, karşısında yer almalıyız.

Kendi pencerelerimizden bile baktığımızda denizimiz, havamız, suyumuz, ağacımız, toprağımız ihmal edilemeyecek kadar önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Daha sağlıklı ve mutlu bir gelecek için dünyamızın elinden tutmaya bugünden başlayabiliriz. Çevremiz; sevip korudukça karşılığını alacağımız güzel bir gelecek ile bizi bekliyor...

Şevval KOLÇE
Çevre Mühendisi

Doğanın ve çevrenin kirlenmesi evrensel bir sorundur. Ne yazık ki en büyük kirleticisi ise bizleriz. Rahat bir nefes almak için, gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak için sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz. Unutulmamalıdır ki; sağlıklı yaşam, sağlıklı çevre ile olur ve doğası kirlenmiş ülkeler, insanlarına sağlıklı yaşam koşulları oluşturamaz. Sağlıklı yaşam koşullarına sahip olamayan insan da yaşamı boyunca mutsuz ve verimsiz olur. Aziz Nesin’in de dediği gibi “Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir.” Bu nedenle, yarının doğasını bugünden korumalıyız ki doğa da bizi korusun.

Doğanın sadece insanların ihtiyaçlarını karşılayacak bir kaynak olarak görülmesi en büyük problemlerden biridir ve çevremizin her geçen gün yok olmasına sebep olmaktır. Biran önce bu gidişe bir DUR demeliyiz. Doğayı ve yeryüzünü korumak için, insanlarda çevre bilinci ve küresel farkındalık oluşturmalı, bizden sonraki nesillere güzel bir doğa bırakmak istiyorsak yarının doğasını bugünden korumaya başlamalı ve iyileşmenin bir parçası olmalıyız. Aksi takdirde felaketin bir parçası haline geleceğiz.

Dilerim “Dünya Çevre Günü” anlam ve öneminin, çevrenin korunmasının gereğinin farkına varıldığı daha aydınlık, daha yeşil, daha temiz bir dünya için sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz ve bu bilinçle ilerlediğimiz toplumlar olmayı başarabiliriz.

Gamze SÜREN
Kimya Mühendisi

İpek KALAYCI
Çevre Mühendisi